SÖYLEŞİ:DEPREMLERDEN DERS ÇIKARMAK- 7 OCAK 2023
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak Odamızın 68. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlediğimiz “Depremlerden Ders Çıkarmak” başlıklı söyleşi 7 Ocak 2023 tarihinde Şubemizin Harun Karadeniz Konferans Salonu’nda gerçekleşti.
Eklenme Tarihi: 09/01/2023
Eklenme Tarihi: 09/01/2023
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak Odamızın 68. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlediğimiz “Depremlerden Ders Çıkarmak” başlıklı söyleşi 7 Ocak 2023 tarihinde Şubemizin Harun Karadeniz Konferans Salonu’nda gerçekleşti.
Söyleşi, Şube Başkanımız Fusun SÜMER’in açılış konuşmasıyla başladı. SÜMER, konuşmasında depremlerden ders alınamadığına ve yaşanan sıkıntıların unutulduğuna işaret ederek, araştırmama, okumama, verilenle yetinme, soru sormama gibi olumsuzlukların toplumsal bünyeyi çürüttüğüne dikkat çekti ve devam etti: “Aksi olsaydı yaşanan felaketlerden çıkarılan dersler bir sonrakinin ağır sonuçlarını ortadan kaldırır, zamanla afetler kendi doğallığı içinde meydana gelir ve sönümlenir, nihayetinde felaket olarak adlandırılmazdı. Hakkını teslim etmeliyiz ki meslek örgütümüz kurulduğu günden bu yana bir yandan mesleki konularda bilimsel çalışmalar gerçekleştirirken diğer yandan toplumsal hafızayı diri tutma çabası içinde oldu. Ne deprem tehlikesine dikkat çekmekten geri durdu ne de çözüm önerilerini geliştirmekten vazgeçti. Yeterli mi bunlar? Yeterli olmadığı açık. Yeterli olsaydı her deprem sonrası iktidar sahipleri basının karşına geçip acılardan ders alındığını, bir daha böyle bir felaketin yaşanmaması için devletin elinden geleni yapacağını söylemezdi. Söylerlerdi yine belki ama kamuoyunu inandırmaları mümkün olmazdı.”
SÜMER, depremle ilgili hem devlete hem bilim ve meslek çevrelerine hem de vatandaşlara düşen sorumlulukları olduğuna işaret ederek “Devlet sorumluluğunu tam anlamıyla yerine getirmediği için bilim çevrelerinin çabası ve vatandaş duyarlılığı sonucu değiştirmeye kâfi gelmiyor. Bizler inşaat mühendisi olmanın gerektiği gibi düşünüyor ve bilimsel doğruları hayata geçirmeye çalışıyor, toplumsal sorumluluğumuz gereği kamu yönetimini uyarıyoruz.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
Söyleşi konuklarımızdan Prof. Dr. Nuray AYDINOĞLU, deprem tehlikesi, deprem riski, depremde yapıların hasar alma durumları, depreme dayanıklı bina sürecinde mühendislik hizmetleri, yetkin mühendislik, depreme dayanıklı bina sürecinde inşaat müteahhitliği hizmeti, İstanbul'da mevcut deprem riskinin kent düzeyinde değerlendirilmesi ve azaltılması çalışmalarına yönelik bilgilendirmelerde bulundu. AYDINOĞLU, vatandaşların deprem riskini bu denli artıran unsurların neler olduğunu daha iyi öğrenip çözüm yolları konusunda bilinçlenemediğine ve sorunun çözümünden sorumlu olan yöneticilere yönelik toplumsal talep yaratamadığına dikkat çekti. AYDINOĞLU, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin depremi, İstanbul'un bir numaralı sorunu olarak ilan etmesini önemli bir adım olarak nitelendirirken, sorunun halkın katılımıyla çözümü için bilgiye dayalı toplumsal talebin şart olduğunu vurguladı.
Söyleşinin diğer konuşmacısı İMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı Nusret SUNA ise deprem, kentsel dönüşüm, deprem toplanma alanları gibi konularda bir sunum gerçekleştirirken; İstanbul’da 1 milyon konut depreme karşı güven vermediğine, en iyimser deprem tahminlerinde bile binlerce İstanbullunun can güvenliğinin tehlike altında olduğuna dikkat çekerek; ülke genelinde bütün hayatın Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğine göre düzenlenmesi gerektiğine işaret etti.
Hastane ve okulların başta olmak üzere diğer kamu yapılarının, eski eserlerin, müzelerin, apartmandan bozma okul, dershane, klinik, üniversite binaları, yurtlar; toplu olarak çalışılan endüstri tesisleri, küçük ve büyük iş yerleri, apartman altı küçük boy işletmelerin deprem riski altında olduğunun altını çizerek devam etti: “Kanal İstanbul Projesine ayrılan bütçe ile İstanbul’un depreme hazır hale geleceği unutulmamalıdır.”
SUNA, “Karar vericiler deprem tehlikesi altında bulunan bu kenti ikiye bölmenin yaratacağı handikapı fark etmeli, uzmanların söylemlerine kulak kesilmeleri gerekmektedir. Mevcut durumda bile deprem toplanma alanları, ulaşım güzergâhları yok edilen bir kentin afet müdahale olanakları adeta bilinmeze mahkûm edilirken, bölünmüş bir kentin deprem sonrasında nasıl tepki vereceği de muğlâktır.” dedi ve İstanbulluların kendilerini güvende hissedebileceği düzenlemeleri hayata geçirmenin siyasi iktidarın tercihlerinin değişmesi ile sağlanabileceğine dikkat çekti.