İSTANBUL?UN TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASI TEHDİT ALTINDA

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından kentin tarihi mirasının karşı karşıya bırakıldığı tehlikeyle ilgili yapılan açıklama-9 Nisan 2021

Eklenme Tarihi: 09/04/2021

Eklenme Tarihi: 09/04/2021

İSTANBUL`UN TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASI TEHDİT ALTINDA
(İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından
kentin tarihi mirasının karşı karşıya bırakıldığı tehlikeyle ilgili yapılan açıklama-9 Nisan 2021)
Son birkaç aydır İstanbul özelinde yaşananlara bakıldığında, sadece kente ve kentin tarihi mirasına karşı suç işlenmiyor, aynı zamanda yerel yönetimin varlık nedeni ortadan kaldırılmak isteniyor. Bununla birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin hakları gasp edilerek demokratik teamüller hiçe sayılıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin hukuksuz bir şekilde iptal edilmesiyle başlayan süreç, ne yazık ki merkezi yönetimin yerel yönetim üzerinde tahakküm kurma girişimleriyle devam ediyor. Süreç politik tahakküm kurma niyetinin ötesine geçerek, kentin tarihi ve kültürel miras ve değerlerinin heder edilme noktasına taşınıyor.
Hatırlayalım:
13 Mayıs 2020`de tarihi Galata Kulesi`nin mülkiyeti İBB`den alınıp Kültür ve Turizm Bakanlığı`na devredildi. Neden böyle bir karar alındığı noktasında kamuoyunu ikna edici bir açıklama dahi yapılmadı. "Ben yaptım, oldu" zihniyetiyle karşı karşıya kaldık. İşin kötü yanı, İBB`den alınan tarihi yapıda başlatılan çalışmalar restorasyon mimarisinin temel kabullerinin hiçe sayılmasıydı. Çalışmalar sırasında hilti olarak bilinen delici aletlerin kullanılması başta ilgili meslek disiplinlerinin tepkisini çekti. Kısa bir süre sonra proje olmadan restorasyon ve güçlendirme çalışmasının başlatıldığı, tarihi mirasa hoyratça davranıldığı anlaşıldı. İBB`nin yetki alanını daraltmak uğruna eşsiz tarihi yapı ehil olmayan ellere teslim edildi.
Bu girişimin biz inşaat mühendisleri açısından değerlendirildiği açıktır: Yerel yönetim bir bütündür. İstanbullular tercihlerini adayların, ulaşımdan imara, barınma hakkından tarihi eserlerin korunmasına kadar geniş bir yelpazeye yayılmış konulara yaklaşımlarına bakarak yapmış ve bugünkü belediye yönetimi seçilmiştir. Uzun yıllardır belediye yönetiminin hak ve tasarruf sahibi olduğu bir yapının mevzuat değişikliği ile merkezi yönetime bağlanması bizler açısından kabul edilebilir değildir.
Aynı şekilde kentlilerin ortak mekânlarıyla ilgili tasarruf hakkı da seçimle işbaşına gelen belediye yönetimine aittir. Taksim Gezi Parkı`nın İBB`den alınıp Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesine dâhil edilmesi açık bir hak gaspıdır. Kaldı ki Gezi Parkı`nı devralan Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı`nın faal bir kurum olmadığı açığa çıktı. İlginç bir durumla karşı karşıya kaldığımız açık. Açıkça, iktidar 2013`te Gezi Parkı`nın ortadan kaldırılmasına karşı verilen kitlesel tepkinin adeta intikamını almaktadır.
Örnekler bunlarla sınırlı değildir. İstanbul tarihi mekânları arasında görülen Kasımpaşa Divanhanesi Karakol binası hakkında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin yıkılmaması için gösterdiği ısrar ve başlattığı hukuki süreç yok sayılarak yıkılma kararı verildi. İşin en rahatsız edici kısmı, tarihi binanın Haliçport projesi nedeniyle yol genişletme çalışması için yıkılmasıydı. Ne yazık ki Ocak ayı içerisinde ağır iş makineleriyle tarihi karakol binası yerle bir edildi. Ayrıca bir çeşit rant projesi için tarihin yok edilmesi İstanbulluların yüreğini sızlatmıştır; çünkü İstanbullular geçmişi olmayanın geleceği olmayacağını bilecek derecede bilinç sahibidir.
Sanıyoruz ki bir yerel yönetimin bu derecede yok sayılmasının zirvedeki örneklerinden biri Kanal İstanbul Projesidir. İstanbul gibi kadim bir kentin coğrafik, kültürel, sosyolojik yapısını topyekûn değiştirecek bir projenin İstanbulluların ve onların temsilcisi yerel yönetimin yok sayılarak uygulamaya alınmasının bir başka örneği var mıdır bilinmez ancak projenin İstanbul`a ihanet içerdiği açıktır. İhanet sadece deprem tehdidi altında bulunan İstanbul`un öncelikli sorunlarının yok sayılmasıyla vücut bulmamıştır. Haliyle bizlerin itirazı mühendislikle sınırlı değildir. Mühendislikle birlikte insanidir, vicdanidir ve tabii ki tarihidir.
İktidar partisinin yönetiminde bulunmadığı belediyeleri etkisizleştirmesinin, TBMM`yi etkisizleştirmekten farkının olmadığını bilmek gerekiyor. Demokratik teamüller ve demokrasinin vazgeçilmez unsuru seçimleri yok sayılarak günümüz toplumlarının ihtiyacını karşılamak mümkün değildir.
Bilinmesini istediğimiz bir nokta daha bulunuyor. Merkezi ve yerel iktidarda kimlerin olduğuna, aralarındaki politik çekişmelerin nedenlerine bakmadan bizler yaşadığımız kente, kentimizin tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkıyoruz. Bunu her şeyden önce bir yurttaş olarak yapıyoruz. Bu çabamız Galata Kulesi, Gezi Parkı, Divanhane Karakol binası gibi tek tek tarihi parçalarla sınırlı değildir. Bunlara ek olarak aynı zamanda bir ihanet projesi sayılan Kanal İstanbulla geleceği karartılmak istenen kadim şehrimize bir bütün olarak sahip çıkıyoruz, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm gücümüzle sahip çıkmaya devam edeceğiz.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Yönetim Kurulu



TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası